İDARİ GÖZETİMİN SONLANDIRILMASI BAĞLAMINDA YABANCININ AİLE BÜTÜNLÜĞÜNÜN ÖNEMİ

Son dönemde Türkiye’nin artan göç yükü, 8-10 milyon yabancıya ev sahipliği yapıyor oluşu, bu T.C vatandaşı olmayan ‘’yabancı’’ kişilerin yapıp etmeleri, dış dünyada meydana getirdikleri eylemlerin sosyolojik, demografik ve politik boyutları ve de hukukî statülerindeki değişimler bir çok güncel hukuksal problemi de gündeme getirmektedir.Haklarında sınır dışı ve idari gözetim kararı alınan yabancıların ‘’geri gönderme merkezlerine’’ sevk edilmeleri, özgürlüklerinden mahrum edilmeleri de bu hukuksal problem noktalarından biridir. Binlerce yabancı hakkında sınır dışı ve idari gözetim kararı alınmaktadır. Birçok ilde bulunan ve ceza infaz kurumlarından daha katı bir idarî iç işleyişleri olan bu geri gönderme merkezlerine sevk edilerek sınır dışı edilmeyi yahut idari gözetim hallerinin sonlandırılmasını bekleyen yabancılar, ilginç bir ‘’yaşam koridoruna’’ sokulmaktadır. 

Bilindiği gibi 6458 sayılı YUKK(Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu), yabancıların Türkiye’ye giriş, kalış ve çıkışları ile koruma taleplerine dair kapsamı ve uygulamayı belirleyen temel mevzuattır. Bu bağlamda, haklarında sınır dışı etme kararı alınanlardan; kaçma ve kaybolma riski bulunan, Türkiye’ye giriş veya çıkış kurallarını ihlal eden, sahte ya da asılsız belge kullanan, kabul edilebilir bir mazereti olmaksızın Türkiye’den çıkmaları için tanınan sürede çıkmayan, kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar hakkında valilikler tarafından idari gözetim kararı alınacağı belirtilmiştir. (6458 sayılı YUKK md 57/2)

Belirtmek gerekir ki idari gözetim esasında,  hukuki niteliği itibariyle sınırdan geri çevirme veya sınır dışı etme işlemlerinin gerçekleştirilebilmesi için uygulanan ve yabancının hürriyetinden yoksun bırakılmasını gündeme getiren bir tedbirdir. İdari gözetimin özünde, sınır dışı edilecek yabancıların saklanmalarını ve kaçmalarını engellemek, takiplerinin yapılmasını kolaylaştırmak amacı vardır.

(Bknz: Nuray Ekşi, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nda İdari Gözetim, İstanbul: Beta Yayıncılık, 2014, s.3-4, 27; Merve Akbulut, Türk Yabancılar Hukukunda İdari Gözetim, İstanbul: On İki Levha Yayıncılık, 2020, s.9)

a.İDARİ GÖZETİM SEBEPLERİ BAĞLAMINDA DEĞERLENDİRME (6458 sayılı YUKK md 57, 57/A ve md 59)

a.i.Yabancının kaçma ve kaybolma riskinin bulunması

Kaçma riski, sınır dışı etme işlemine maruz kalan yabancının kaçabileceğine inanmayı gerektiren sebeplerin varlığını ifade etmektedir. Uygulamada, kimlik yahut seyahat belgesi bulunmaması, kimlik bilgileri hakkında yanlış beyanda bulunulması, ikamet izni yokluğu, hapis cezasını gerektiren suç işlenmesi gibi nedenler kaçma riskini belirleme noktasında objektif kriter olarak gündeme gelmektedir. (Bknz: Merve Akbulut, Türk Yabancılar Hukukunda İdari Gözetim, İstanbul: On İki Levha Yayıncılık, 2020, s.98-99, 105).

a.ii.Yabancının Türkiye’ye giriş veya Türkiye’den çıkış kurallarını ihlal etmesi

Yabancı şayet sınır kapılarından giriş yapmadıysa yahut pasaport veya yerine geçen belgelere sahip değilse, yine 6458 sayılı YUKK md 7 kapsamında ”Türkiye’ye girişine izin verilmeyecek yabancı” ise, bu durum gündeme gelebilmektedir. Yabancının Türkiye’ye girişi ”kayıtsız” oluşu, illegal giriş çıkış olması için ”kaydın olmaması” gibi objektif durumlar gerekmektedir.  

a.ii.Yabancının sahte veya asılsız belge kullanması

Yabancının sahte veya asılsız belge kullanma kastı olmalı, sahte belgenin idareyi aldatma(iğfal) kabiliyetinin bulunması ve idarenin normalde vereceğinden başka bir kararı vermeye sevk etmesi gerekmektedir.

a.iii.Yabancının kabul edilebilir bir mazereti olmaksızın kendisine tanınan sürede Türkiye’den çıkmaması

a.iv.Yabancının kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından tehdit oluşturması

Peki yabancının Türk kamu düzenini bozduğu nasıl söylenebilir? Suça karıştığı, hakkında mahkûmiyet kararı bulunması vs sebepler var ise, kamu düzenine tehdit oluşturduğu gündeme gelebilmektedir. Ancak sadece bir soruşturma açılması ve soruşturma kapsamında somut delillerin elde edilmemesi durumunda yabancının kamu düzenini tehdit ettiği söylenmemelidir. Ve fakat uygulamada kamu düzenine tehdit oluşturma durumu, kolluk görevlilerinin soyut değerlendirmelerine dayanabilmektedir.

 

b.GEÇİCİ KORUMA KAPSAMINDA YABANCILARIN SINIR DIŞI EDİLMEK ÜZERE İDARİ GÖZETİM ALTINA ALINMALARI SORUNU

Geçici koruma kapsamındaki kimselerin, Türkiye özelinde Suriyelilerin, Suriye’den gelen mültecilerin ve vatansız kişilerin Türkiye’ye kabul edildiği ve istekleri dışında Suriye’ye geri gönderilmeyeceklerinin belirlendiği söylenebilir. [”28/4/2011 tarihinden itibaren Suriye Arap Cumhuriyeti’nde meydana gelen olaylar sebebiyle geçici koruma amacıyla Suriye Arap Cumhuriyeti’nden kitlesel veya bireysel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen Suriye Arap Cumhuriyeti vatandaşları ile vatansızlar ve mülteciler, uluslararası koruma başvurusunda bulunmuş olsalar dahi geçici koruma altına alınırlar. Geçici korumanın uygulandığı süre içinde, bireysel uluslararası koruma başvuruları işleme konulmaz” bknz: Geçici Koruma Yönetmeliği, geçici madde 1 ]

Türk yabancılar hukuku doktrininde geçici koruma kapsamındaki kişilerin menşei ülkede risk altında bulundukları hususundaki ön kabulden ötürü, sınır dışı edilmek üzere idari gözetim altında tutulamayacağı görüşü de bulunmaktadır. (Akbulut, Türk Yabancılar Hukukunda İdari Gözetim, s.177) Ancak denebilir ki, doktrin ile uygulama arasında gerilimler belki de en çok yabancılar hukukunda yaşanmaktadır.

Bu bağlamda, kitlesel akın ile ülkemize gelmiş olan Suriyeli yabancılar hakkında gündeme gelen sınır dışı kararına karşı iptal davası açıldığında ve de idari gözetim tedbirinin alternatif yükümlülüklerle kaldırılabileceği ve 6458 sayılı YUKK bağlamında somut delillere dayalı sebepler de mevcut olmadığı durumda idari gözetim tedbirinin sonlandırılması da gündeme gelebilecektir.

  1. İdari gözetimin sürdürülmesi durumunda AİHS md 8 bağlamında gündeme gelecek sorunlar (Özel hayata, aile hayatına saygı hakkı bağlamında)

AİHS md 8 bağlamında ve Türk yabancılar hukuku uygulamasında, idari gözetim kararlarının, yabancının özel hayatına ve aile hayatına saygı hakkına müdahale tehdidi oluşturduğu durumda sonlandırılması yönünde hukuksal imkânlar bulunmaktadır.

Yine birçok Sulh Ceza Hâkimliği tarafından idari gözetim kararına karşı itiraz kanun yoluna başvuran başvurucu/yabancının aile sahibi olduğu, aile bütünlüğünün korunması gerektiği, bakıma muhtaç çocuklarının bulunduğu gerekçeleriyle alternatif tedbirlerle de idari gözetimden umulan faydanın elde edilebileceği nazara alınarak idari gözetim sonlandırma kararları verilebilmektedir. Bu bağlamda, yabancının aile durumu muazzam bir hukuksal önem arz etmektedir.

İdari gözetimin sonlandırılması bağlamında yabancının 6458 sayılı kanun 57/A maddesi uyarınca idari gözetime alternatif yükümlülükler [(-a) Belirli adreste ikamet etme b) Bildirimde bulunma c) Aile temelli geri dönüş ç) Geri dönüş danışmanlığı d) Kamu yararına hizmetlerde gönüllülük esasıyla görev alma e) Teminat f) Elektronik izleme-)] ile dahi olsa, serbest bırakılması, gündeme gelebilmektedir.

Yine ilgili valilik tarafından da, sulh ceza hâkimliği kararı beklenilmeksizin,  idari gözetimin devamında zaruret görülmeyen yabancılar için idari gözetim kararı ve hali sonlandırılabilmektedir.(6458 sayılı YUKK md 57/4) Bu yabancılara, 57/A maddesi uyarınca idari gözetime alternatif yükümlülükler getirilir. Uygulamada genellikle idari gözetim kararının re’sen sonlandırıldığı durumlarda yabancıya bildirim yükümlüğü ve iki, üç, dört haftada bir kez göç idaresi müdürlüğüne gelip imza atmak gibi yükümlülükler belirlemektedir.

Filhakika, idari gözetim kararlarına karşı itiraz kanun yolu başvurularında yabancının aile bütünlüğü muazzam bir önem arz etmektedir.

O kadar ki, yabancı hakkında G-87 (Genel Güvenlik) tahdit kodu bulunmasına rağmen, yani kamu güvenliği açısından tehdit oluşturduğu, yani idari gözetim nedeni bulunduğu görülmekte ise de; başvuran yabancı hakkında yapılan araştırmada adli-idari soruşturmanın bulunmayışı, başvuran yabancının idari gözetim altında geçirdiği süre, sabit ikametgah sahibi olması, Türkiye’de evlilik yapması, G-87 tahdit koduna dair somut delilin sunulamadığı, başvuran yabancının bakması gereken geçici koruma kimliğine sahip ailesinin olması ve aile bütünlüğünün korunması gerektiği, başvuranın beraberinde çocuğunun bulunması ve de AİHM kararları uyarınca başvuranın hassas durumdaki bireylerden olması gibi sebeplere dayanılarak 6458 sayılı kanunun 57/6 madde ve fıkrası hükmüne göre idari gözetim kararının kaldırılmasına karar verilebilmektedir.

Sonuç olarak, geri gönderme merkezlerinde idari gözetim altında bulunan yabancılar, -eğer diğer yasal şartları da sağlıyorlarsa ve somut olaya göre engel durumları yoksa- aile bütünlüğü bağlamında idari gözetim halinden çıkartılabilmektedir.

Sözlerimizi ‘Göç, her ‘’yabancı’’ için muazzam bir gelecek umududur’ diyerek ve de Türkiye’nin göçü profesyonel şekilde yönettiği günlerin umuduyla bitiriyoruz.

Saygılarımızla.

Güler Hukuk Bürosu-Av.Onur Güler, 01.12.2022

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir