”ALZALAN HAKKINDA”

Son dönemde bazı haber sitelerinde müvekkil M.Alzalan hakkında ‘’Terörist, müebbetten kurtuldu’’ gibi ithamlar içeren haberler yayınlanmıştır.
2020 Temmuz ve Ağustos aylarından Bursa’nın İnegöl İlçesi’ndeki bazı iş yeri yangınları ve bu yangınların şüpheli bulunması üzerine başlatılan soruşturma sonucu yakalanan müvekkil M.Alzalan hakkında, Bursa 9.Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘’Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma(TCK md 302), Tehlikeli maddeleri izinsiz bulundurma(TCK md 174), mala zarar verme ve işyeri dokunulmazlığını ihlal’’ gibi suçlardan kamu davası açılmıştı.
Sanık avukatı olarak M.Alzalan’ın akıl sağlığının yerinde olup olmadığı hususunda TCK md 32 kapsamında Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınmasını talep etmemize rağmen mahkeme bu talebimizi reddetmiştir. Yine işyerlerini yakan şahsın M.Alzalan olmadığını, başka bir şahsın olabileceğini, kamera kayıtlarındaki şahsın sanık olup olmadığının net olarak belirlenemediğini, polis ifadesinin ise baskı altında alındığını ve ikrar olarak hükme esas alınmaması gerektiğini belirtmemize rağmen; taleplerimiz usul ve esas yönünden reddedilmiştir. Ki, hakikate susamışlığın insanlığın en soylu tutkusu olduğu gerçeğiyle filizlenen ceza yargılaması devam etmektedir.
Sayın Bursa 9.Ağır Ceza Mahkemesi yapılan yargılama sonucunda, devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozmak suçundan mahkûmiyet kararı vermemiş, neticeten; suç vasfının değiştiğinden bahisle silahlı terör örgütü üyeliği suçundan teşdiden 12 yıl hapis, tehlikeli maddeleri izinsiz bulundurma ve el değiştirme suçundan 10 yıl hapis ve 20.000 TL adli para cezası, nitelikli mala zarar verme suçundan 3 kez ayrı ayrı 3 yıl ve işyeri dokunulmazlığını ihlal suçundan 3 yıl hapis olmak üzere toplamda 34 yıl hapis cezası vermiştir. Mevcut karar ve dosya, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi ilgili ceza dairesine istinaf incelemesine gönderilecek olup halen derdesttir.
Ne yazık ki kamuoyunda, müvekkil M.Alzalan hakkında TCK md 302 üzerinden bir ceza verilmemesini dahi aleyhe değerlendiren bazı haberler ve figürler bulunmaktadır.
Oysa ki, TCK md 302’de düzenlenen devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçu, Türk hukukundaki en ağır ceza olan ‘’ağırlaştırılmış müebbet’’ hapis öngören ve de çok ağır maddi ve manevi unsurlar içeren bir suçtur.
TCK md 302’nin oluşması için belli amaca yönelik fiillerin işlenmesi gerekir ki, bu amaç; 1.Devletin topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymak, 2.Devletin birliğini bozmak, 3.Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmak, 4.Devletin bağımsızlığını zayıflatmak, olarak belirlenmiştir. Devletin birliğini bozmak, topraklarının bir kısmını veya tamamını başka bir devletin egemenliği altına koymak, topraklarından bir kısmını Devlet egemenliğinden ayırmak, Devletin bağımsızlığını azaltmak sonuçlarını doğurması mümkün bulunmayan bir fiil suçun maddî unsurunu oluşturmayacaktır. Fiilin bu niteliği taşıyıp taşımadığı ise olayların özelliğine göre takdir edilecektir
Yine Yargıtay kararlarında çatışma durumunda dahi TCK md 302 uygulanmama ihtimalleri tartışılmıştır.
Bknz: ”(…) Çatışmanın yaşandığına ilişkin düzenlenen tutanak mümzilerinin bizzat olayı gören kişiler olmadıkları, sanıkların ellerinde Antimon maddesinin tespit edilmesi, tek başına bahsi geçen çatışmaya katıldıklarını ispata yeterli delil olarak kabul edilemeyeceği hususları nazara alındığında, sanıkların fiillerinin bir bütün olarak örgüte üyelik suçunu oluşturacağı ayrıca sanıkların aşamalarda istikrar arz eden beyanlarında etkin pişmanlıktan yararlanmak istediklerini bildirerek verdikleri bilgilerin örgüt içerisinde kaldıkları süre, örgütsel faaliyet ve konumlarına uygun faydalı bilgiler olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre haklarında 5237 sayılı TCK’nın 221/4-2. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı tartışıldıktan sonra bir karar verilmesi lüzumu, -Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 2021/10342 E. , 2021/10291 K.)
Somut olayımıza baktığımızda, sanık müvekkil M.Alzalan’ın eylemlerinin DAEŞ silahlı terör örgütünün amaçladığı suçu işlemeye elverişli vahamet arz eder nitelikteki olmadığı ve dolayısıyla da TCK’nın 302/1. maddesine uymadığı söylenmelidir.
Zaten bu sebeple, -hukuken de olması gerektiği gibi-, Bursa 9.Ağır Ceza Mahkemesi de TCK md 302 açısından değil TCK md 314 yönünden bir sübut tartışması ve teşdiden cezalandırma gündeme getirmiştir. Sanık müvekkil M.Alzalan, herhangi bir devlet binasına yahut devlet görevlisine karşı saldırı vehamet arz eden bir fiil yönlendirmiş de değildir.
Kaldı ki, müvekkil M.Alzalan’ın tüm suçlamalardan beraat etme ihtimali dahi hukuken vardır ve bilindiği gibi ‘’Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.’’(Anayasa md 38)
Sanık hakkındaki hükmü, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri(Ağır ceza mahkemesi/Bölge Adliye Mahkemesi/Yargıtay ceza daireleri vs) elbette ki verecektir.
Kamuoyundaki ‘’Terörist, müebbetten kurtuldu’’ gibi basın etiğine de aykırılık teşkil eden ve müvekkil M.Alzalan’ın kişilik haklarını ihlal eden haberleri kınıyoruz. Bu vesile ile, bazı haber sitelerinde çıkan tuhaf haberlerin TCK md 302 ve de bütün olarak Türk Ceza Hukuku açısından tartışılmaya değer olmadığını ve de ideolojik bir motivasyon içerdiğini belirterek sözlerimizi noktalıyoruz.
Ortadoğu’da barışın geleceği günlerin umuduyla…
GÜLER HUKUK BÜROSU-23.05.2022

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir