”Sahte de olsa son pişmanlık İD’i kurtarıyor” başlıklı Al-Monitor Gazetesi haberinden

”(…)Çok sayıda İD zanlısının savunmasını üstlenen avukat Onur Güler sanığın talebi üzerine mahkemenin hukuken etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağını tartışmasının zorunluluk olduğunu ve fakat sorunun uygulamadan kaynaklandığını belirtiyor. Al-Monitor’a konuşan Güler’e göre dosya çerçevesinde vahim bağlantıları bulunmayan, örgütün ideolojisinden koptuğunu ispatlayan veya kendisini öyle gösteren ve biraz bilgi paylaşanlara etkin pişmanlık uygulanıyor. Üst düzey bağlantılara sahip bazı sanıklar, örgütün çözülmesine katkısı çok sınırlı bilgiler vermelerine rağmen ciddi indirim alabiliyor. Ya da örgüt üyeleri gerçekte değişmedikleri ya da pişman olmadıkları halde öyle davranarak cezadan kurtuluyor. Pişmanlığın tespiti için sorulan sorular sanıklara hile yapma şansı veriyor. Mesela “Türkiye Cumhuriyeti’ni ‘tağut’ (Allah’ın hükümleri dışında hüküm koyan) olarak görüyor musun?” sorusu soruluyor. Kimse buna “evet” demiyor. Aralarında pişmanlığı “küfür” sayanlar olsa da mahkemeyi yanıltanlar tağuti rejimin baskısından kurtulmak için yalana cevaz (izin) olduğuna inanıyor. Güler iş bilir suçluların etkin pişmanlığı araçsallaştırdığını yani istismar ettiğini belirtiyor. Örgütün ideolojisinden koptuğunu belirtip tahliye olanlardan bazılarının gerçekten yeni bir yola girdiğini ama tam tersine radikalleşenlerin de olduğunu vurguluyor. Bununla ilgili birkaç örnek veriyor: Kocaeli’nde Abdülkadir Polat örgüte eleman kazandıran Takva Haber ve Enfal Medya gibi haber sitelerinde görev almıştı. İndirim almak için yaklaşık 100 kişilik bir liste verdi. Mahkemede AK Parti üyesi olduğunu, oy kullandığını ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı müminlerin emiri olarak gördüğünü söyledi. Fakat tahliye olduktan sonra YouTube üzerinden tekfirci propagandayı sürdürdü. Hatta İD’i “kâfir” ilan edecek kadar mutasyon geçirdi. Güler hoşgörülü kararlar ile neticeleri arasında doğrusal bağ olmadığına dikkat çekiyor: “Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanıp da tahliye olanlar farklı dönüşümler yaşıyor. Örgüt ile aralarına ciddi mesafe koyarak kendi gruplarını oluşturabiliyorlar, hatta DEAŞ (İD) karşıtı ve daha sert tekfirci selefi çizgiye kayabiliyorlar. Etkin pişmanlıktan yararlanıp da tekrar soruşturulup yargılanan kişiler de var. Ki böyle durumda yeni faaliyette bulunma sebebiyle yargılanıyorlar. Serbest bırakılan ya da infazı tamamlayanlar çok ciddi dönüşümler yaşıyor. Bunlar tekfirci bir mutasyon oluşturuyor ve önümüzdeki yıllarda çok farklı figür ve gruplar ortaya çıkabilir.” Güler’e göre pratikler mahkemeden mahkemeye değişiyor. Bazı mahkemeler alt düzeyden indirim uygularken bazıları daha gevşek bir yolla üst sınırdan indirim yapıyor. Güler yabancıların yargılanmak için Türkiye’yi tercih etmesini de birkaç nedene bağlıyor: “Beraat etme yahut tutuksuz yargılanma ihtimalleri diğer ülkelere göre daha yüksek. Alacakları muhtemel ceza miktarı daha az ve Türkiye’deki cezaevi şartları nispeten daha iyi. Yabancı uyruklu örgüt üyeleri Türkiye’yi her şeye rağmen ‘güvenli bir liman’ olarak görüyor.”

Kaynak:
https://www.al-monitor.com/tr/originals/2021/08/islamic-state-suspects-use-turkeys-remorse-law-get-hook

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir